Oblomov bir köhneliğin romanıdır. Rusya’nın uçsuz bucaksız topraklarında hüküm süren bir anlamsızlığın romanıdır. Hangi işe yaradığını ne tarihin ne de kendisinin bilmediği bir soylunun romanıdır. Kendine oturacak yer bulamayınca çekip giden adamların romanıdır. Oblomov, oblomovluğun romanıdır…
Gonçarov XIX. yüzyılın ortasında bu eseri kaleme
aldığında, Ekim Devrimi’nden bî-haber olan ve
Stalin’in sanayileşmiş Rusya’sından uzak bir konumda feodalizmin tüm
titreşimlerini içinde barındıran bir Rusya mevcûd idi.
Tahta çıkar çıkmaz liberalleşme gayesiyle reformlar başlatan Çar II.
Aleksandr’ın serfliği kaldırmak üzere hamle yaptığı, köylüye toprak dağıttığı;
moderniteye temâyülün, kapitalizme evrilmenin,
yani Batılılaşmanın deli gömleğini giyinmenin eşiğinde bir Rusya…
Romanın başkişisi olan Oblomov, babasından miras
kalan Oblomovka köyünün efendisi olan bir derebeyidir. Yükseköğrenim görmek
için kente gitmiş ama eğitimi pek önemsememiştir. Bir soyluya yaraşır biçimde
me’muriyete atılmış ama bürokratik saçmalıklar içinde bocalamaktan