ve her şeye bir anlam verdiği yeri yavaş yavaş terk ederken,
Don Kişot evinden çıktı ve artık dünya tanınmayacak hale geldi.”
Milan Kundera
Kundera “Modern Çağ’ın kurucusu sadece Descartes değil, Cervantes’tir de.”
diye yazar. Yunan felsefesiyle başlayan “insanı bilme tutkusu”nun
modern çağla birlikte insanlığın girdiği krizde unutulduğundan söz eden
Edmund Husserl’ın ve öğrencisi Heidegger’in “varlığın unutuluşu” olarak
andıkları dönemde insanın varoluşu felsefede unutulmuş, roman sanatıyla
yeniden keşfedilmeye başlanmıştır. “Roman, Modern Çağ’ın başından beri insana sürekli olarak sadakatle eşlik etmektedir. ‘Bilme tutkusu’ (Husserl
Avrupa tinselliğinin özü olarak görür bunu), insanın somut hayatını
incelemesi, onu ‘varlığın unutuluşuna’ karşı koruması için, ‘yaşam
dünyasına’ hiç sönmeyen bir ışık tutması için romana dört elle
sarılmıştır.”[1]
Bu tespit, aslında romanın neden Avrupa’da, neden geç bir tarihte ve
neden modern felsefeye koşut ortaya çıktığını özetlemesi açısından
önemlidir. Bu üç (mekânsal, zamansal ve felsefî) neden üstünde biraz
durduğumuzda romanın ne olduğu ve diğer yazınsal sanatlardan nasıl
ayrıldığına dair daha incelikli bir görüşe sahip olmak imkânı da ortaya
çıkacaktır. Yaygın bir hata ile romanı, hikâyenin “gelişmiş” hâli ya da
uzunu zannetmenin de önünü tıkar. Bu sayede romanın söylemsel kaynağını
ifşa etmek suretiyle onun Müslümanlar için taşıdığı değer de ön yargı ve
toptan reddiye yerine sağlıklı bir anlayışa doğru sevk olunabilir.
Roman sanatının
Avrupa’da ortaya çıkmasının en bilinen sebebi modernitenin Avrupa’da
doğmuş olmasıdır. Modernitenin farklı dinamiklerle birlikte liberal
felsefeyle ve kapitalist ruh ile Avrupa’daki toprak düzeni, mülkiyet
biçimi ve üretim ilişkileri ile örülü tarihî çatışmanın önce
taraflarından biri, sonra neticesi olduğunu dillendirmek mümkündür.
Weber, kapitalizmin
doğması için gereken koşulların başına sermâye birikimini koyar. Bu
birikimin kaynağı olarak Püriten ahlâkı esas belirleyici olarak ilan
eder. Püriten ahlâk, maddî dünyada çok çalışarak manevî yönden arınmaya
ve lüks harcamalardan kaçınmaya odaklı ve bir amaç uğruna çileye
katlanma anlamı taşıyan asketizmle ifade bulur.