15 Haziran 2015 Pazartesi

Okumanın Metafiziği-II: Bilinç ve Anlam Eğrisi


Herhangi bir işaretin (sembol, harf, kelime, ses, imge vs.) var olma imkânı, bir anlamı taşıyor olmasından ileri gelir. Taşıdığı bir anlam kalmamış olan bir işaret kendiliğinden işaret sisteminden düşer ya da artık başka bir anlamın taşıyıcısı hâline gelerek var oluşunu sürdürebilir. Teknikteki farklılaşmanın bir sonucu olarak ortaya çıkan yeni bir eşyaya, onun ortaya çıkmasından dolayı kullanımdan düşen eski bir eşyanın isminin verilmesinde ikinci durum yaygın olarak görülür: Bir aracın kazandığı yeni biçime, eski biçim ile belirli ortak kodlar dikkate alınarak bir "ilerleme" atfedildiği için onun ismi doğrudan ya da çağrıştırma yoluyla dolaylı olarak nakledilir. Buna istatistik tablosundaki belirleyenlerce ivme verilmiş bir eğri gibi bakılabilir: Bu asırda araba, atın çektiği tekerlekli vasıta olmadığı gibi film de makaralara sarılan bir şey değildir. Ama hem araba hem de film kelimeleri yeni biçimleriyle, yeni konumlarıyla hâlâ günlük dildedir.

Peki bir kitap -mesela korunan bir kitap; bugün raflarda görülen, okuyucunun tüketimine sunulan, içinden geçtiği bir üretim sürecinden etkilenmek zorunda kalan, kültürel veya değere ilişkin bir kod sisteminin izlerini ihtiva eden, belirli bir iktisadî çevrimi tamamlayan, her halükârda politik düzeneğin bir bileşeni olmak vasfı taşıyan ciltlenmiş bir kitap mıdır ezelden beri? Yoksa kitap kelimesi bir işaretin, anlamdaki açık değişmeye rağmen nicel düzlemde ortaya çıkmış bir ilerleme mantığının tahakkümü altında tespit edilen (sabitlenen) bir kodun yeniden üretimi midir?