"Başka
türlü algılamak, başka bir şeyi algılamaktır."
E. Levinas
I.
Düşünüm ya da refleksiyon, bakışı özneye çeviren bir düşünme yolu. Düşünen özneyi düşünmek. Ancak bu genel tanım her bir düşünümsel modeli eşitlemez: Bourdieu düşünümselliği, bilen özneyi belirleyen koşulları ele alma olarak değerlendirirken Husserl, felsefî kuşkunun bütünüyle sıfırlanabileceği tek nesne olarak cogitasyonu esas almayı kasteder. İlk kullanımı daha net hâle getirmek amacıyla fenomenolojik refleksiyonu ve bu vesileyle öznenin bilgi ile ilişkisini açmak, felsefî ve sosyolojik bir bilgi çözümlemesi amacına binaen, toplumsal bilginin nesnelliğini tartışmak ve onun özne ile ilişkisini açıklamak ihtiyacı vardır.
Toplumsal bilgiyi, toplumsal olgulara ilişkin bir bilme sürecinin parçaları olarak değerlendiriyoruz. Ancak bir özneden söz edildiği an, toplumsal olmayıp doğal olan bir olguyla öznenin ilişkisi olarak ortaya çıkan bilgi de toplumsaldır. Fakat toplumsal bilgi, toplumsal olguların özne ile ilişkisinin bir sonucudur sadece. Bilimsel bilgi diye adlandırılanlar dahil tüm bilgiler inşâ edilmişlikleri itibariyle toplumsaldır yine de. Bilgilerin tamamının inşâ edilmişliğinden kastedilense şudur: Şeyin kendisinden ayrı olarak ona atfedilen nitelikler aracılığıyla şeyin değerlendirilmesidir bilgi. Bu değerlendirme, örneğin bir taşın bilgisi olarak ona atfedilen boy, uzunluk, hacim gibi bütünüyle insanî kategoriler aracılığıyla örülür. Evet, bir uzunluğu vardır ama ölçüsü insanîdir. Bu örgüler neticesinde bir şeye ilişkin bilgimiz, o şeyden bağımsız olarak bir temsiller dizisi olarak zihinde yer alır. Zihnin dışında şeylerin bilgisinin olup olmadığı felsefenin eski bir meselesi olmakla birlikte en genel anlamıyla gerçekçi eğilimler şeyleri var eden tümellerin zihnin dışında ondan bağımsızca var olduklarını, nominalistlerse bunların sadece kelime olduklarını ifade ederler.
Doğal şeylere
ilişkin bilginin ötesinde toplumsal olarak ortaya çıkmış
şeylerin (toplumun kendi varoluşu ya da ahlâk gibi kurumsal
olguların) bilgisi için ne denilebilir? Örneğin, aynı şeye dair
her gözün aynı şeyi görmesi beklenebilir mi? Çay bardağı
herkes ve her şey için bir çay bardağı mıdır? Yoksa bir çay
bardağı ancak onu "çay içme bardağı" şeklinde ortaya
koyacak bir temsiller dizisine mi ihtiyaç duyar?Bardak yine
cisimsel olarak mevcutsa da onu koklayan bir atı hesaba katarsak
yine çay bardağı mıdır o? Temsillerin oluşabilmesi için
maddeye ilişkin -boy, hacim, ağırlık vs. genel kategorilerin
dışında özel kategorilerin yani göreceli olan; çayı içme
faaliyeti, bu içmenin ritüelleşmiş hâlini içeren kültüre
ilişkin kategoriler de söz konusudur. Burada etnometodolojinin
kavradığı şekilde bir görecelilik doğar: Belirli bir kültür
içerisinde o bir çay bardağıdır ama çayla, küçük ya da cam
bardaklarla ilişkili olmayan bir kültürde o bir çay bardağı
değildir. Bu noktada çay bardağını çay bardağı olarak
bilme faaliyeti genel değil, kültürel bir temsiller dizisinin özel
sonucudur. Temsilleri var eden şeyleri kategorileştirme tarzıdır
ki bu, kültürden kültüre değişkenlik gösterebilir ve bu
değişkenlik de doğrudan bilme tarzını değiştirir. Bu sonucun,
keskin bir rölativizm olarak mı okunması gerektiği yoksa bilginin
var oluş koşulları üzerine -tarihselci bakış gibi bir imkân
olarak mı görmek gerektiği bir tartışma konusudur. Ancak esas
amaç toplumsal bilgiyi netleştirmek olduğu için bu sonucu
sınırlıyoruz: Bir çay bardağından söz etmek o bardağı doğal
bir şey olmaktan çıkarıp insanî temsiller üzerinden bir
toplumsal bilgi üretmek anlamına gelir. Bu ontolojik farklılaşma
modern bilginin doğasına içkindir, denildiği gibi her bilgi,
sosyal bir üretimin nesnesidir. Aynı şekilde bilimsel bilgi de bir
üretimdir. Ki o bardağın çay bardağı olarak ele alınmadan
-yani kültürel göreceliğe bir mesafe konularak bilimsel olarak
bilinebilmesi için gereken boy, hacim, ağırlık gibi nitelikleri
de insanî olmaları yönünden sadece birer temsile dayalıdırlar.
Çünkü boyu ya da hacmi ölçmeye yarayan ölçekler bütünüyle
insanîdirler.