24 Kasım 2017 Cuma

Evrensellik Neden Vardır?

“Nasıl ki tradisyonel uygarlıkların temel ilkesi ‘evrensellik’ idiyse, modern uygarlıkların temel niteliği kolektifliktir. Madde için biçim neyse, kolektif için de evrensel odur.”

J. Evola, “Modern Dünyaya Başkaldırı”

Bir kavram kargaşası mevcut olduğu için ona eşlik eden bir kafa karışıklığı da mevcut: Bugün “evrensellik” kavramının tüm yönleri modern kavrayışla ilişkili değerlendirildiğinden postmodernist saçmanın eleştirisine maruz kalmaktadır. Ne var ki bu kavram, antik felsefenin de şimdiki zihinsel temsilleriyle tezahürleri arasında herhangi bir bağ bulunmayan dinlerin de müracaat ettikleri bir kavramdır. Evrensel/universal (Küllî) kavramı, tam da postmodern tutumların merkezsizliklerinin türediği perspektifin “kaynağında” yer alır üstelik ve merkezin kendisi olarak “Tümel” olanı niteler…

Modernler; özneler, öznellikler, nesnellik demeyi tercih ettikleri özneler-arasılıklar etrafında inşa ettikleri “mutlaklaştırma”lar aracılığıyla bir kavram ağı oluşturmuşlar ve bununla kendi düşünsel ürünlerini ortaya koyarak tutarlılık sağlayabilmişlerdir çokça. –Tutarlılık, “doğru”luğun bir göstergesi değildir nihayet. Fakat yarı-modernlik sanki bir tür modernlik değilmiş gibi “güya-modernlik-eleştirisi” üretirken modern kavrayışa mahkûm olduğunun bile bilincinde olmadan yapar bunu. –Tutarsızlık da “doğruluğun” bir göstergesi olmasa gerek…

Postmodern söylem evrenselliğin olmadığını ileri sürer. Yani küllî olanı reddeder. Meselenin aynı zamanda “kavram realitesi” ile bir hesaplaşma olduğunun –ve yani nominalizmin yeni bir türeviyle karşı karşıya olduklarının-  farkında olmayarak onlara öykünen başka söylem imalatçıları da bunu yaptıkları için meselenin sadece onlarla ilgisi olmadığı ifade edilmelidir.

Evrenselliğin olmadığının ileri sürülme nedeni, modernitenin evrensellik iddiası üzerinde biçimlenen söylemleridir -bilimsel bilginin evrenselliği gibi. Buna göre bilimsel bilgi nesneldir mesela, zaman ve mekân ayrımı olmaksızın “geçerli” ya da meşrudur. Fakat “olgusal dünyanın doğası” gereği bunun böyle olmadığını biliyoruz, nesnellikten kasıtları toplumsal bir mutabakattır: Bilimsel bilgi, moderniteyle ortaya çıkan “bilimsellik”in bir gereği olarak inşa edilmiş görece yeni bir ontolojinin uzantısıdır sadece. Böylece denilebilir ki “bilimsel bilgi” bir keşfe dair olmayıp icat edilen bir gerçekliğe yaslanması itibariyle bir inşadır. –Postmodernistler zaten buna dayanarak evrenselliğe itiraz ederler. Böylece, tarihsel koşullar altında ortaya çıkmış bir “bilgi kümesi”, mutlaklaştırılmış, nesnel diye nitelenmiş ve bu atfedilen özellikler üzerinden de evrensel diye kodlanmıştır. Bu konuyla ilgili (“Tarihsel Kapitalizm”de) Wallerstein’ın tespiti dikkate değerdir: "Evrenselcilikte bir aldatmaca vardır. Evrenselcilik, serbestçe dolaşan bir ideoloji olarak değil, tarihsel kapitalizmin dünya sisteminde iktisadi ve siyasal iktidarı elinde tutanlar tarafından yayılan bir ideoloji olarak yol almıştır. Dünyaya, güçlünün zayıfa bir armağanı gibi sunulmuştur. Timeo Danaos et dona ferentes! (Yunanlılardan armağan getirdikleri zaman da korkarım)."

Ancak, burjuvazinin getirdiği ve evrensel olmaktan ziyade “küresel” olan bu “armağan”ın sadece belirli koşullarla ilgili olarak çarpık bir kavrayışın meyvesi olduğunu da görmek ihtiyacı vardır. Çünkü bu kavram, birileri tarafından tam olarak Wallerstein’ın kastettiği mânâda dünyaya dayatılan medeniyetin kuşatıcılığını imâ etmesinden çok daha fazla olarak “geleneksel felsefe”nin bir kavramıdır.

Platon’un “idea” adını verdiği, sonrasında Aristoteles’in “form” diye yeniden anlamlandırdığı, Fârâbî ve İbn Sina’nın “sûret” dediği ve “tümeller tartışması” etrafında dogmanın boyunduruğundan kurtulan felsefenin ihya olduğu bir kavrayışın merkez kavramıdır “evrensellik”: O, çokluğun, çeşitliliğin müştereğini içeren tekliktir. Modernler açısından hümanizm etkisi altında ferdin/individualin “özne”ye indirgendiği Descartes-sonrası felsefede “Tümeller” de zihnî birer kavram olarak tasavvur edildikleri için evrensellik de böyle bir söylemin bileşeninden ibaret sayıldı. Kavramlar için “geri-döndürmeler” olmaksızın çağın gürültüsünde/çağcıl olanın bir yankısı olarak düşünmekten bir kaçış da yoktur… Gerçek olan kendiliğinden vardır; bir yankının sonucu, bir şeye cevap değildir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder